13 Ekim 2010 Çarşamba

Ego...

Ego… Kelimeyi duyunca bile irkiliyorsunuz değil mi? “Aman ne kötü şeydir o, kaçın hemen kaçın” da kendinizden nasıl kaçacaksınız? Evet, kendinizden nasıl kaçacaksınız, yanlış anlamadınız. Kendinizdeki egodan nasıl kaçacaksınız? Ha doğru siz egolarınızdan arınmış insanlarsınız. Peki ne zaman kendinize yalan söylemeyi bırakacaksınız?
Şu an ilk birkaç cümleme vermiş olduğunuz içsel tepkiler nereden kaynaklanıyor peki? Benim cümlelerime sizin, “kendinizde ego olmadığı “ düşünceli egonuz tepki veriyor.
İnsanlar neden anlaşamaz? Çünkü farklıdırlar değil mi? Hayır… Çünkü insanların birbirlerine üstün gelmeye çalışan egoları vardır. Tüm çatışmayı çıkaran işte bu içsel dinamitlerdir.
Mesela benim egom sokağın tavanı kadardır. Yani sınırsızdır. Belki birçoklarınızda da böyledir. Ben egomu açığa vururum. Bloglarımın girişindeki yazı egomun bir ürünüdür; “Ben benim, başka biri ya da herhangi biri değil... Ve ben sadece bana benzerim başka kimseye değil... O yüzden beni tanımak için beni tanıman gerekir ama yine de çok zor işin…” Siz bu cümleye “hadi oradan canım” diye tepki verdiğinizde ise, kendi egonuzu devreye sokmuş bulunuyorsunuz. Ve benim iletimle yani egomla bir çatışmaya giriyorsunuz.
Bunun yerine kendinizde de ego olduğunu kabul edip, başkalarının egolarını da kabullendiğinizde, egonuzu kontrol altına alabilirsiniz. Bu da sizi daha huzurlu bir hayata götürür emin olun. Ego, yok edilebilen bir kavram ya da his değildir insan vücudunda, beyninde veya hayatında… Fakat kontrol altına alınabilir. Egoyu kontrol altına almanın en etkili yolu ise kendinizin ve herkesin egoları olabileceğini ya da olduğunu kabul etmektir, inanın. Psikolojik tedavi görmeyi gerektirmez. Egonuzu ya da egolarınızı kabul etmek, bilinçli insan yapar sizi… Kendiniz hakkında bilinçli tabii… Kendinizi bilirseniz, hayattan daha çok keyif alırsınız. Boşuna dememişler “kendini bilmek en büyük erdemdir” diye…
“Bende ego yok” ya da “benim egolarım yok” demek ise en büyük egodur!

Hiç yorum yok: