21 Ağustos 2010 Cumartesi

Yazar nasıl yazar?

Bir arkadaşım, aslında birçok arkadaşım gibi; inanmıyordu yazdıklarımda kendi duygularımı her zaman yazmadığıma... Başka karakterlere bürünüp yazabildiğime... Aslında ben sizleri yazıyordum, sizin ruhunuza bürünüp, ama farkedemediniz, çünkü beni de sizler gibi ayrılıklarında nefret kusan, ya da bir iliki başlangıcında daha ilk günden aşık olan kişilerden gördünüz. Eh, atalarımız boşuna; "kişi karşısındakini kendi gibi görür" dememişler. Ama ben aşkı yazarken sizin gözünüzden, sizin kimliğinize de bürünüp yazdım, "Sevgisizlim" bloğumda, nefreti de sizin içinize girip yazdım. Bir yazar sadece yaşadıklarını değil, gözlemlerini ve hissettiklerini de yazar.
Dün akşam yukarıda bahsettiğim arkadaşım, bana bir mesaj gönderdi; balkonda oturduğunu, ve önünde yakamoz, evinin arkasında bir gazino olduğunu müzik geldiğini anlattı. Mesajı sıkkın geliyordu. Evde yalnızdı. Ona dedim ki; "orada olsam seni yazardım". İnanmadı, "nasıl olur" dedi. "Bunu yapabilirim" dedim, hatta orda olmadan da... Ona sabah şu anda "www.cemuner-siirler.blogspot.com" daki "Yalnızım evde, kimse yok." adlı şiiri gönderdim. Şiiri okuduğunda; "sen benim beynime ve kaalbime nasıl girdin de beni yazabildin" dedi. Ona anlattım, yazar yazarken yaşar ve karaktere bürünür. Bir kez büründüm mü, seni de yazarım, olmayan birşeyi de, görmediğimi de, duymadığımı da... Bana "bugüne kadar her yazdığının senin duyguların ve o anki duguların olduğunu sanıyordum, ama şimdi inandım, sen başkalarının duygularını da yazabiliyorsun hem de görmeden, duymadan ve çok ta tanımadan..." dedi.
Sonunda istemeden de olsa birine gerçekleri gösterebilmenin mutluluğunu yaşadım.
O yüzden unutma; Ben benim, başka biri ya da herhangi biri değil... Ve ben sadece bana benzerim başka kimseye değil... O yüzden beni tanımak için, beni tanıman gerekir ama yine de çok zor işin...

Hiç yorum yok: